16 Mart 2014 Pazar

Kant'ın "Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena" Adlı Eseri Üzerine






Kant; "Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena" adlı eserin ilk

 satırlarında şunları yazıyor;

(Prolegomena; girişler, mukaddime demek)

"Amacım, Metafiziği uğraşmaya değer bulan herkesi, çalışmasına ara vermesinin, şimdiye

 dek olan biteni olmamış saymasının ve her şeyden önce "acaba Metafizik gibi bir şey hiç 

olanaklı mıdır?" sorusunu sormasının kaçınılmazcasına zorunlu olduğu konusunda ikna 

etmektir.

Eğer Metafizik bir bilimse, nasıl oluyor da diğer bilimler gibi genel ve sürekli bir tasvip


 kazanmıyor? Yok, değilse, nasıl oluyor da bilim kisvesi altında, durmadan böbürlenerek

 insanın anlama yetisini hiç sönmeyen ama hiç de gerçekleşmeyen umutlarla oyalıyor? O

 halde, ister bilgimiz ister bilgisizliğimiz kanıtlansın, bu iddialı bilimin yapısı konusunda artık

 kesin bir karara varmak gerekir; çünkü bu durum, daha fazla böyle süremez. Diğer bütün

 bilimler durmadan ilerledikleri halde, bilgeliğin kendisi olmak isteyen ve kehanetine hep

 başvurulan bu bilimde bir tek adım atmadan hep aynı yerde dönüp durmak, neredeyse

 gülünç görünüyor. Ayrıca taraftarları da çok azalmıştır ve kendilerini başka bilimlerde

 sivrilecek kadar güçlü hissedenlerin, ünlerini bu bilimde denemek istediklerini görmüyoruz

 —bu bilim ki, başka herşeyde bilgisiz olan herkes, onda kesin bir yargıda bulunmaya

 cesaret ediyor, çünkü bu alanda gerçekten de, esaslı olanı boş laftan ayırt edecek kesin bir

 ölçü henüz yoktur."


Gayet ciddi ve zamanında son derece etkili olmuş bir eleştiri bu. Bir çoklarına göre Kant'tan 


sonra metafizik sona ermiştir zaten. 


Kant gibi bir dehaya cevap verme gibi bir küstahlığa girmek benim haddime düşmez ancak


 aklıma gelen bir kaç noktada Kant'ın bu yaklaşımının hastalıklı yapısına işaret etmeye 

çalışacağım.


1. Kant Metafiziği uğraşmaya değer görmüyor. Oysa bizzat kendisi büyük bir metafizikçidir.


 Kendisi bir metafizik teori olan "Transendental(aşkınsal) İdealizm" in kurucusudur. Diğer

 taraftan "Metafizik anlamsızdır" önermesi bizzat negatif metafiziksel bir önermedir. Burada

 Kant kendiyle çelişmektedir. Dine yol açabilmek için aklı inkar ettim diyen bir kişinin hangi

 metafiziğe hücum ettiğinin ortaya koyulması gerekir.


2. Kant metafizikle bilimi kıyaslıyor ve bilimi metafiziğe üstün görüyor. Köklerinin birliğine ve


 sıkı ilişkilerine rağmen bilim ve felsefe doğası gereği birbirinden farklıdırlar ve yarıştırılmaları

 anlamsızdır. 


3. Metafiziğin böbürlenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Felsefi kuramlar -benim


 bildiğim kadarıyla- böbürlenmezler. Kant burada kitabının hacmini arttırmak için laf

 kalabalığı yapıyor. 


4. Kant, bilimdeki baş döndürücü ilerlemeye rağmen metafiziğin yerinde saydığını bu yüzden


 gülünç duruma düştüğünü iddia ediyor. Keşke süreç felsefesine, modern bilimden beslenen

 düzen argümanının yeni formülasyonlarına ve kozmolojik argümanın yeni yorumlarına

 kavuşabilseydi. 


5. Kant; metafiziğin taraftarlarının çok azaldığını söylüyor. Metafizik içerdiği tüm tartışmalara


 rağmen tarih boyunca hiç bir zaman ilgisizlik çekmemiştir. Sadece bu ilgi şekil

 değiştirmiştir. 


6. Kant, metafizik konularda herkesin kesin bir yargısının olduğundan dem vuruyor.


 Herkesin metafiziksel konularda kesin bir yargısı olduğu problemli bir ifadedir. Bir defa 

herkes metafizikle derinlemesine ilgilenmiyorki. Bundan ziyade herkesin bir dünya görüşü

 var. Bu bağlamda, dünya görüşlerinin bir uzantısı olarak, insanların neredeyse hepsinin

 olumlu ya da olumsuz şekilde, bir metafiziksel duruşu olmasının neresi garip? İnsanlar, aklı

 elverdiğince düşünmesin mi?


7. Kant'ın düşüncelerindeki en önemli problem ise şudur; dikkat edildiyse, Kant metafiziğin


 bilim gibi olmadığını, bir sürü karşıt, zıt görüş barındırdığını ve adeta herkesin ayrı bir telden

 çaldığını ifade ediyor. Bu eleştirinin haklılık payı bir miktar vardır. Çünkü metafizik, 

spekülasyonlara açık bir alandır. Metafizikle bilimi kıyasladığım anlaşılmasın ancak bilimdede 

spekülasyonlar, farklı ve birbirine zıt görüşler vardır. Mesele modern fiziğin iki büyük kuramı

 olan genel görelilik ve kuantum teorisi ultramikroskobik boyutlarda birbiri ile uyuşmaz

, birbirinden ayrı olarak çok farklı evrenler tasvir ederler. Bunları şunun için söylüyorum: bir

 alanda bir çok farklı düşünceden bahsedilmesi o alanın tümüyle anlamsız olduğunu

 düşünmemizi gerektirmez. Bundan öte metafizikte de zannedildiği gibi sonsuz sayıda

 düşünce yoktur. Ayrıca metafizik kuramlar belirli bir mantıksal düzende kurulur. Diğer

 taraftan düşünce tarihinde metafiziksel görüşler iki blok etrafında toplanmıştır. Bunlar

 naturalist-materyalist blok ile teist blok olarak ifade edilebilir. Panteizm, panenteizm gibi

 yaklaşımlar ise aralarda konuşlanmış olarak düşünülebilir. Bir de bu guruplara muhalif olan

 sofistler var. O kadar. Görüldüğü gibi herkes ayrı bir telden çalmıyor. Nihai noktada

 bilimdeki çok görüşlülük gibi metafizikte de çok görüşlülük olması onun tamamiyle anlamsız

 olması demek değildir. Kendi dili içerisinde tutarlı bir şekilde kurulan metafizik teoriler

, kişinin kendi iç dünyasındaki bilimsel düşünceleri-bilgileri ile bir ahenk taşıyorsa kim buna

 ne diyebilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder